ABD Merkez Bankası’nın (FED) eylül ayında politika faizlerini indirmesine artık piyasalar neredeyse kesin gözüyle bakıyor. Ancak MarketWatch’un haberine göre hisse senetlerinin bu duruma nasıl tepki vereceği her zamanki gibi belirsizliğini koruyor.
Teoride düşük faiz oranlarının hisse senetlerine destek olması gerekir. Servet yönetimi firması Ritholtz’un Baş Borsa Stratejisti Callie Cox’a göre düşük faiz oranları düşük borçlanma maliyetleri anlamına gelir ve bu da şirketlerin satış yoluyla kazandıkları paranın daha fazlasını ellerinde tutabilmesini sağlar. Faiz indirimleri tahvil getirilerini de düşürür ve hisse senetlerinin tahvillere kıyasla daha cazip görünmesini sağlar. Tahvil getirileri tahvil fiyatlarıyla ters orantılı hareket eder.
Ancak tarihsel göstergeler FED’in ilk faiz indirimi sonrasında hisse senetlerin her zaman tırmandığını göstermiyor. Bazı durumlarda S&P 500 gibi endeksler ilk faiz indiriminden üç ay ve bazen bir yıl sonra bile düşebiliyor. Üstelik bu düşüşler dramatik seviyelere de ulaşabiliyor.
Cox ve Charles Schwab Baş Stratejisti Kevin Gordon’a göre hisse senetlerinin bu sefer nasıl tepki vereceği söz konusu olduğunda yatırımcıların ekonominin sağlamlığı konusundaki duyguları borçlanma maliyetlerindeki düşüşlerden daha ağır basacak. Diğer bir deyişle hisse senetleri için önemli olan sadece FED’in faizlerdi indirmesi değil. Zira bu hamlenin nedenleri de önemli olacak.
Cox konuyla ilgili açıklamasında, “Ekonominin durumu, piyasaların faiz politikasına nasıl tepki vereceği açısından gerçekten önemli. FED kutlama için mi yoksa çaresiz kaldığı için mi faiz indiriyor? Eğer faiz indirimleri enflasyondaki gerilemeyi kulama amaçlıysa daha düşük oranlar borsa için gerçekten iyidir. Ancak FED çaresizlikten harekete geçmek ve faiz oranlarını düşürmek zorunda kalırsa bu genellikle hisse senetleri için kötüdür” ifadelerine yer verdi.
Dow Jones’un bir analiz raporu FED’in geçmişteki faiz indirimlerine hisse senetlerinin nasıl tepki verdiğini gösteriyor. Dow Jones verilerine göre FED 1990’ların başından bu yana beş kez faiz indirimi döngüsüne girdi. Ortalamalara bakıldığında, S&P 500 ilk indirimden üç ay sonra %2,5 yükseldi. Ancak bu ortalama, 2001 ve 2007’deki faiz indirimlerine verilen sert tepkileri göstermiyor.
FED’in 2001 yılında ilk faiz indirimini gerçekleştirmesinden üç ay sonra S&P 500 %10,7 gerilemişti. Dow Jones verilerine göre FED’in 2007’de de ilk faiz indirimini gerçekleştirmesinden üç ay sonra da endeks %2,1 düştü. Her iki faiz indiriminden bir yıl sonra endeks çift haneli düşüşler gerçekleştirdi.
Tarih aralığı daha da geriye götürüldüğünde de ilk faiz indirimlerinin borsalar için her zaman iyiye işaret olmadığı daha net bir biçimde ortaya çıkıyor.
Renaissance Macro verilerine göre 1970’ten bu yana, FED’in politika faizlerini düşürmesi 2019’daki en son faiz indirimi döngüsüne piyasa tepkisi hariç tutulduğunda, hisse senetlerindeki ilk satış dalgasıyla aynı zamana denk gelme eğilimi gösteriyor.
Özellikle yavaşlayan bir ekonomi ve zayıf istihdam piyasası işaretlerinin görüldüğü bir oramda aşırı değerlenene büyük sermayeli hisse senetleri Wall Street’in bilanço büyümesine ilişkin yüksek tahminlerini baltalayabiliyor. Bu da piyasaları olumsuz bir tepkiye karşı savunmasız hale getirebiliyor.
Hisse senetleri pazartesi günü ile ilk faiz indirimleri arasındaki süreçte yükselmeye devam ederse, Wall Street’teki bazı yatırımcılar “söylentiyi satın al, haberi sat” tepkisi başlatabilir. Böyle bir tepki, hisse senetleri beklenen bir gelişmeden önce tırmanması, ancak beklentinin gerçeğe ulaşması sonrasında satışa gelişmesi anlamına geliyor.
Suları daha da bulandıran şey, merkez bankasının hisse senetleri için tipik olarak yılın en dalgalı dönemi olan bir süreçte faiz oranlarını düşürmeye hazırlandığı fikridir. Nationwide’ın Yatırım Araştırma Başkanı Mark Hackett’e göre, eylül ayının onlarca yıl öncesine dayanan verilere göre hisse senetleri için en kötü ay olduğu görülüyor.
Borsa stratejistleri, şu anda hisse senetlerinin ABD ekonomisi için yumuşak bir inişe hazır olduğunu söyledi. Bu düşünce yatırımcıların FED’in işgücü piyasasında daha fazla zayıflığa yol açmadan borçlanma maliyetlerini düşürmede başarılı olmasını beklediği anlamına geliyor.
Ancak yatırımcıların ekonominin durumu hakkındaki algıları bir anda değişebilir. Bu ayın başlarında, zayıf temmuz ayı istihdam raporunun küresel piyasaları sert bir biçimde sarsmıştı. Yatırımcılarda ekonomik büyüme korkusu tetiklenmiş hisse senetlerinde de sert düşüşler görülmüştü.
Schwab’dan Gordon, ileriye dönük olarak, yatırımcıların gelen tüm ekonomik verileri yakından takip edeceklerini söyledi. Ancak 6 Eylül’de açıklanacak olan ağustos ayı istihdam raporu, muhtemelen en önemli ekonomik gösterge olacak.
İstihdam verilerinin daha fazla hayal kırıklığı yaratması, yatırımcıların beklentilerini 50 baz puanlık bir faiz indirimine doğru yönlendirebilir. FED Başkanı Jerome Powell cuma günü Jackson Hole’da yaptığı konuşmada, FED’in işgücü piyasasını korumak için ne gerekiyorsa yapacağını söyledi. Yatırımcılar FED Başkanı’nın bu açıklamayla daha büyük bir faiz indirimi için de kapıyı açık bıraktığını düşünüyor.
Gordon FED’in faiz indirimi döngüsüne güçlü bir başlangıç yapmasının piyasalarda ürpermeye sebep olabileceğini söyledi. Baş stratejist, “Hâlâ yanlış gidebilecek bir ton şey var. İnce bir buzun üzerinde yürüyoruz” dedi.