Goldman Sachs 10 yıl sürecek bir ayı piyasası olacağını düşünüyor. Peki bu ne derece gerçekçi?
ABD borsalarıdaki güçlü ralli, ekonomik veriler ve küresel gelişmeler, geleceği öngörmekte yatırımcıların işini zorlaştırıyor. Bu durum, tahminlerin de geniş bir yelpazede seyretmesine neden oluyor.
10 yıl sürecek bir ayı piyasası
Anthony Pompliano, The Pomp Letter’da yer alan makalesinde, yoğun veri akışı içinde belki de hemen herkesin dikkat kesildiği, Goldman Sachs’ın ayı piyasası tahminine odaklanıyor. Pompliano gerçekçi bulmadığını ifade ettiği bu öngörüye katılmadığını büyük resme odaklanarak açıklamaya çalışıyor.
“Bilgi bolluğu içinde yaşıyoruz; tek bir veri noktasına çok fazla odaklanırsanız büyük resmi kaçırma ihtimaliniz de o kadar artıyor. Bu yüzden Goldman Sachs ve Apollo‘nun S&P 500’ün gelecek on yıl boyunca yıllık yüzde 3 getiri sağlayacağı yönündeki son tahminini görmek kişiyi şaşırtabiliyor.
Goldman Sachs, “S&P 500’ün önümüzdeki 10 yıl boyunca yıllık nominal toplam getirisinin yüzde 3 ve gerçek bazda yaklaşık yüzde 1 olacağını tahmin ediyoruz” diye yazıyor. Bu oran, 1930’dan bu yana 7. yüzdelik dilime karşılık geliyor.
Şirketler zarar mı edecek?
Peki bu neden bu kadar şok edici? Goldman Sachs ve Apollo esasen ABD’deki en büyük şirketlerin zarar görmesine neden olacak on yıl sürecek bir ayı piyasası öngörüyor.
Bu düşünce sürecindeki sorun, verilerin muhtemelen bir boğa piyasasında olduğumuzu göstermesi. Carson Group‘tan Ryan Detrick, “S&P 500 bu yıl ilk kez üst üste 6 hafta yükseldi. Bunu yaptığı diğer 51 seferde hisse senetleri bir yıl sonra yüzde 86,3 oranında yükseldi ve ortalama yüzde 11,1 oranında arttı. Her ikisi de her zamanki getirilerden daha iyi bir orana karşılık geliyor. Bu, içinde bulunduğumuz piyasasının bir boğa piyasası olduğuna dair bir kanıt daha” diye yazıyor.
Boğa piyasaları elbette ayı piyasalarına dönüşebilir ancak bu veri çatışması esasen tahminler ile tarihsel veriler arasındaki bir hesaplaşmadan kaynaklanıyor ve bu karşılaşmada her seferinde tarihsel verilerin yanında olmak gerekiyor.
Merkez bankaları ve borç sorunu
Bu boğa piyasasını anlamak için, hikayenin tamamına küresel olarak bakmak faydalı olabilir. WisdomTree‘den Jeff Weniger şöyle açıklıyor: “Kurulumu fark edin. Bu iki merkez bankasından birinin bilançosu büyüyor ve bu Fed değil. Çin Merkez Bankası bilançosunu dört ayda 560 milyar dolar artırdı. Bu yüzde 9,4’lük bir sıçrama anlamına geliyor. Bunu görmezden gelmek doğru değil.”
Amerika Birleşik Devletleri’nin bilançosundan yüzlerce milyar dolar satan bir merkez bankası olabilir ancak federal borç Ekim ayının başında başlayan yeni mali yıldan bu yana hızla yükseliyor. Bu, borca 22 günde 300 milyar dolardan fazla eklendiğini gösteriyor. Ve ABD, savunma harcamaları için ödediği kadarını bu borcun faiz ödemelerine harcıyor. Bu açık bir çılgınlık.
Ancak hikayenin sonu bu değil. İşler muhtemelen daha da kötüye gidecek. River‘da araştırma analisti olan Sam Baker, “Kongre Bütçe Ofisi, federal borcun 30 yıl içinde 153 trilyon dolara ulaşmasını bekliyor. 1970’ten bu yana federal borç 78 kat büyüdü ve ekonomik büyümeyi yüzde 300 oranında geride bıraktı” diyor.
Unutmamak gerekiyor ki ABD’nin borcunun 12 trilyon dolara ulaşması 221 yıl sürdü. Son 5 yılda ise bu borca tam 12 trilyon dolar daha eklendi.
Enflasyon yükselmeye devam edecek
Peki tüm bunların gelecek on yıldaki S&P 500 getirileriyle ne ilgisi var? Çok ilgisi var. Amerika Birleşik Devletleri sürdürülemez bir yolda. Ulusal borç göklere çıkacak ve para birimi hızla değer kaybedecek. Bu nedenle enflasyonun on yıl boyunca yılda sadece yüzde 3 olacağını düşünmek bu büyük saflık olur.
Değerlemeler para biriminin değer kaybetmesi kadar önemli değil. Kazançlar da para biriminin değer kaybetmesi kadar önemli değil. Hatta piyasa duyarlılığı da para biriminin değer kaybetmesi kadar önemli değil. Hepsi büyük bir ticarete işaret ediyor ve belli ki daha yükseğe çıkıyoruz ve bu gelecek on yılda çok daha yükseğe çıkacağımız anlamına geliyor. Warren Buffett’ın söylemeyi sevdiği gibi, “Asla Amerika’ya karşı bahis oynamayın” mottosunu bugünlerde bir kez daha düşünmek gerekiyor.”