Bitcoin, bir zamanlar yalnızca sınırlı bir yatırım aracı olarak görülürken, 2025 yılı itibarıyla küresel çapta jeopolitik bir varlık haline gelmiş durumda. Washington’dan Zürih’e kadar birçok hükümet ve merkez bankası, Bitcoin’in ulusal rezervlerdeki potansiyel rolünü tartışmaya başladı. Altın ve Amerikan doları gibi geleneksel rezerv varlıkları ile karşılaştırıldığında, Bitcoin’in dünya finans sistemini yeniden şekillendirme kapasitesine sahip olduğu düşünülüyor.
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz günlerde kripto para rezervi oluşturma planını hayata geçirdi. Seçim sürecine yaklaşırken, Trump, Bitcoin, Ethereum, XRP, SOL ve ADA gibi dijital varlıklardan oluşan bir rezerv oluşturulacağına dair açıklama yaptı. Bu açıklamaların ardından Bitcoin’in değeri hızla arttı.
Peki, Bitcoin rezervlerine sahip en büyük ülke hangisi? Hangi ülke, en fazla Bitcoin biriktiriyor?
Bitcoin’in rezerv varlık olarak kabul edilmesi, diğer ülkelerin de bu yönde adımlar atmasına neden olabilir.
Tarihsel olarak, altın uzun süre finansal gücün simgesi olmuşken, petrol ise jeopolitik dengeleri şekillendiren ana unsur haline gelmişti. Ancak, son dönemde kripto paralara olan ilgi artarken, ABD’deki yeni başkan Donald Trump’ın hamleleri, dünya çapında birçok ülkenin Bitcoin’e yatırım yapmasına yol açtı.
ABD, en büyük Bitcoin rezervine sahip ülke
Forbes verilerine göre, dünyada en büyük Bitcoin rezervine sahip ülke ABD. Ülke, 207 bin 189 Bitcoin tutuyor ve bu dijital varlıkların toplam değeri 19,15 milyar doların üzerine çıkmış durumda. Bitcoin’in son dönemdeki hızlı değer artışı, ABD’de Bitcoin’e yönelik resmi rezerv tartışmalarını da gündeme getirdi. Başkan Trump, rezervlerin büyük kısmının ABD merkezli kripto paralardan ve Bitcoin’den oluşacağını duyurdu.
Çin’in Bitcoin hikayesi
Çin, dünyada en fazla Bitcoin’e sahip ikinci ülke konumunda. Çin’in sahip olduğu yaklaşık 190 bin ila 194 bin Bitcoin’in büyük kısmı, yasadışı faaliyetlerden elde edilmiş olup, bunlar arasında PlusToken Ponzi dolandırıcılığı dikkat çekiyor. Çin hükümeti, kripto paralara yönelik sert düzenlemelere rağmen, önemli Bitcoin rezervlerini korumayı sürdürüyor.
İngiltere ve Ukrayna’dan önemli yatırımlar
İngiltere, 61 bin Bitcoin ile dünyanın üçüncü en büyük bitcoin rezervine sahip ülke. Bu rezervlerin değeri ise 5,6 milyar dolar civarında. İngiltere’nin hemen ardından ise Ukrayna geliyor. Ukrayna, 46 bin 351 Bitcoin’e sahip ve bu miktarın değeri 4,28 milyar doları buluyor.
Almanya’nın temkinli yaklaşımı
Almanya, 2022’de yasadışı bir platform olan Movie2k’ye ait Bitcoin’leri sattı. Bu işlem, kara para aklamayı engellemek amacıyla gerçekleştirilmişti. Ancak eleştirmenler, Bitcoin’in daha uzun vadede tutulmasının, daha büyük kazançlar sağlayabileceğini savunuyor. Yine de, Almanya’nın elinde 50 bin Bitcoin bulunuyor ve bu da onu en büyük
Bitcoin rezervine sahip ülkeler arasında tutuyor.
El Salvador’un Bitcoin’e olan bağlılığı
El Salvador, Bitcoin düşüşlerinden yararlanarak stratejik rezervini artırmaya devam etti. Ülkenin Bitcoin varlıkları şu anda 6 bin 093,18 BTC’ye ulaşmış durumda. El Salvador, Bitcoin’i resmi para birimi olarak kabul eden ilk ülke olmuştu ve bu varlıkları artırmaya yönelik adımlarını sürdürüyor.
Rusya’nın kripto paralara olan ilgisi
Rusya, Ukrayna savaşının ardından Batı’nın uyguladığı yaptırımlara karşı Bitcoin kullanmaya başladı. Hükümet yetkilileri, bu alanda daha fazla işlem yapıldığını doğrulasa da, Bitcoin’in resmi rezerv olarak kabul edilip edilmeyeceği hala belirsiz. Son dönemde bazı Rus milletvekilleri, ulusal Bitcoin rezervinin oluşturulmasını önerdi.
Çekya ve Polonya’nın kripto para hamleleri
Çekya, Bitcoin yatırımı yapan ilk Avrupa ülkesi olma yolunda ilerliyor. Çekya Merkez Bankası, döviz rezervlerini çeşitlendirmek amacıyla Bitcoin almayı planlıyor. Ayrıca Polonya’da Cumhurbaşkanı adayı Sławomir Mentzen, ülkenin Bitcoin dostu bir finans merkezi haline gelmesi için Bitcoin rezervi oluşturma önerisini gündeme getirdi.
Bitcoin’in yükselen popülaritesi, ülkelerin finansal sistemlerini dönüştürme çabalarına yol açarken, kripto paralar, sadece yatırım aracı olmanın ötesine geçerek küresel güç dinamiklerinde belirleyici bir rol üstleniyor.