Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sona erdi. Toplantının ardından kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan toplanıya ilişkin açıklamalar yaptı.
Avrupa başta olmak üzere Batılı ülkelerde göçmen karşıtı ve İslam düşmanı aşırı sağ hareketlerin yükselişine bir süredir dikkat çektiğini anımsatan Erdoğan, buralarda yapılan son dönemdeki birçok seçimde endişelerinin haklılığının ortaya çıktığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aşırı sağ hareketlerin Avrupa’da siyasetin belirleyici aktörleri haline geldiğini vurguladı.
Ekonomik faktörlerin yanı sıra Avrupa merkez siyasetinin zamanın ruhunu doğru okuyamamasının da bunun temel sebeplerinden biri olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
“Şurası bir gerçek ki geçtiğimiz yüzyılın albenisi en yüksek ideolojisi olan liberal demokrasi ciddi bir krize ve darboğaza girmiştir. Bir dönem tüm sorunların ilacı olarak gösterilen liberal demokrasi artık eski gücünü, eski itibarını ve etkisini yitirmiştir. Topluma rota çizmekte siyasete anlam kazandırmakta insanlara umut ve güven vermekte yetersiz kalmaktadır. Hayat gibi siyaset de boşluk kabul etmez. Batı’da bugün yaşanan durum işte budur. Avrupa demokrasilerinde ortaya çıkan boşluğu son seçimlerde görüldüğü üzere aşırı sağcı demagoglar dolduruyor.
Tabii bir de buna Batı’nın 471 gün süren Gazze’deki soykırım karşısında takındığı ikircikli tavrı da eklemek gerekiyor. Çoğu çocuk ve kadın 61 binden fazla sivilin katledilmesini seyreden Batılı kuruluşlar ve liderler Gazze’deki insanlık sınavında sınıfta kalmışlardır. Yıllardır dünyaya örnek gösterilen Batılı değerlerin insanlık için ortak bir fayda hedefinin olmadığı özellikle bu süreçte tekrar anlaşılmıştır. İtibar ve güven kaybının kısa sürede toparlanması da mümkün değildir. Bu tablo karşısında bizim için asıl olan çıkarlarımızın korunmasıdır. Aynı şekilde 4-5 kuşaktır Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın huzur ve esenliğine büyük önem veriyoruz. Aşırı sağ gerçekliğinin Avrupalı Türkler ve Müslümanlar açısından bir tehdit oluşturmaması için gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz.”
AB’Yİ TÜRKİYE’NİN TAM ÜYELİĞİ KURTARIR
Son dönemde Avrupa Birliği ile ilişkilerin eski ritmine kavuşmakta olmasını önemsediklerini dile getiren Erdoğan, Suriye’deki gelişmelerin yanı sıra Ukrayna savaşı bağlamında yürütülen tartışmaların da Avrupa’nın Türkiye’ye olan ihtiyacını tekrar teyit ettiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa Birliği’ni ekonomiden savunmaya, siyasetten uluslararası itibara içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye kurtarabilir. Türkiye’nin Birliğe tam üyeliği kurtarabilir. Ekonomisi ve demografik yapısı hızla yaşlanan Avrupa’ya can suyu verecek olan da yine Türkiye’dir, Türkiye’nin tam üyeliğidir. Avrupa Birliği bu gerçeklerle ne kadar erken yüzleşirse kendileri için o derece hayırlı olacaktır. Biz hep olduğu gibi yapıcı bir anlayışla karşılıklı fayda ve saygı temelinde üyelik sürecimizi ilerletmek arzusundayız.” diye konuştu.
Bu konuda gerekli irade gösterilmesi halinde kısa sürede netice alınabileceğinin altını çizen Erdoğan, bunun için Avrupa Birliği’nin ve Birliğe yön veren ülkelerin yanlışta ısrar etmekten vazgeçmesi gerektiğini söyledi.
Erdoğan, sürecin nereye evrileceğini gelecek dönemde herkesin göreceğini ifade ederek, Türkiye olarak 360 derecelik bakış açısıyla pergelin bir ayağını Ankara’ya sabitleyip diğeriyle tüm dünyayı kucaklamayı sürdüreceklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya-Ukrayna barış görüşmelerine ilişkin, “Biz görüşmelere ev sahipliği yapmak dahil, sürecin kalıcı barışa tahvili için her türlü desteği vermeye hazırız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta gerçekleştirdikleri Güneydoğu Asya seyahatinin, girişimci, tarihi ve kültürel derinliği ile barışık, insanı ve vicdanı merkeze alan dış politikalarının başarısını bir kez daha gösterdiğini ifade etti.
Toplamda 650 milyona yaklaşan nüfuslarıyla bölgelerinin parlayan yıldızları olan Malezya, Endonezya ve Pakistan’ı kapsayan ziyaretlerin son derece verimli geçtiğini ifade eden Erdoğan, imzaladıkları 48 belge ile ticari, ekonomik, savunma kültürel ve beşeri ilişkileri daha da güçlendirdiklerini söyledi.
Dış ticarette yeni hedefler belirlediklerini, savunma sanayi işbirliklerini ortak üretim dahil ilerletmeyi kararlaştırdıklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şahsımıza ve heyetimize yönelik teveccühe, muhabbete ve sokaklara taşan sevgi seline şahitlik edip de duygulanmamak zaten elde değildi. Her üç ülkede, sadece resmi makamlardan değil, özellikle halktan büyük bir hüsnü kabul gördük. Ellerinde al bayraklarımızla binlerce, on binlerce insan bizleri selamladı. Yollar, binalar, billboardlar bu ülkelerle kadim dostluğumuzu anlatan fotoğraflarla adeta nakış nakış süslenmişti. Türkiye’nin İslam dünyasındaki güçlenen rolüne vurgu yapan iltifatları bu milletin şerefli bir evladı olarak memnuniyetle karşıladık. Milletimizle birlikte dostlarımıza güven veren, rakiplerimizin ise yüreklerine korku salan bir ziyareti daha başarıyla tamamladık.”
ÇİNLİ OTOMOBİL FİRMASI SAMSUN’DA YATIRIM YAPACAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretin hafızalara kazınan yanlarından birinin de her üç ülkenin liderine hediye ettiği yerli elektrikli otomobil Togg olduğunu anımsattı. Ziyaretler esnasında hediye edilen TOGG’lardan muhalefetin rahatsız olduğunu dile getiren Erdoğan,Togg’un dışında yabancı markaların Türkiye’ye yatırımlarının devam ettiğini dile getirdi.
Çinli BYD şirketinin 1 milyar dolar yatırımla Manisa’da kuracağı elektrikli araç üretim tesisi ve araştırma geliştirme merkezi çalışmalarında ciddi mesafe kat edildiğini anlatan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“2024 yılında dünyada 17 milyondan fazla elektrikli araç satıldığı dikkate alındığında bu yatırımların önemi daha net görülecektir. Tabii bununla da kalmıyoruz. Yine bir başka Çin firması, o da ayrıca Samsun’da yatırımını şu anda yapıyor. O da hazırlıklarını tamamladı. Çok kısa bir zaman içerisinde Samsun’da da bu markanın temelinin atıldığını göreceğiz. Türkiye’yi yüksek teknoloji yatırımlarının odağı haline getirmek için bundan sonra da kararlılıkla çalışacağız. “
Erdoğan, Türkiye Yüzyılı Reform Programı’nı son derece detaylı bir şekilde, hemen hiçbir konuyu atlamadan büyük bir titizlik içinde hazırladıklarını vurguladı.
Reform programının ileri teknoloji yatırımlarında ülkeye farklı bir ufuk kazandıracağına dikkati çeken Erdoğan, “Ekonomik dönüşüm, yeşil ve dijital dönüşüm, sosyal politikalar, yargı ve temel haklar, siyasi ve idari düzenlemeler olmak üzere beş temel sütun üzerine inşa ettiğimiz reform programıyla üst orta gelir grubunda yer alan Türkiye’yi, yüksek gelirli ülkeler ligine çıkartacağız. Bugün yapılan kabine toplantımızda ülkemizin sanayi üretiminde ve teknolojide bağımsızlığını güçlendirecek 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisini ele aldık. Ayrıca sağladığımız desteklerle mobilite, petrokimya, savunma ve güneş enerjisi teknolojileri alanlarında yakın zamanda hayata geçecek 7 milyar dolar bütçeye sahip projeleri değerlendirdik. Sanayi ve teknoloji alanında da doğru yoldayız. İnşallah burada da hedeflerimize ulaşacağız.” dedi.
“UKRAYNA SÜRECE DAHİL EDİLMELİ”
Şimdi yeni bir denklemin kurulmakta olduğunu gördüklerini ifade eden Erdoğan, Amerikan Başkanı Donald Trump’ın savaşı müzakereler yoluyla bitirme iradesini prensipte olumlu karışladığını söyledi. Savaşın müzakere masasında sona erdirilmesi yaklaşımının Türkiye’nin son 4 yıldır izlediği politikayla da örtüştüğünü dile getiren Erdoğan, “Adil ve kalıcı barışa giden yol, ancak ilgili tüm tarafların temsil edildiği bir denklemle açılabilir. İstanbul Süreci hariç bugüne kadar kurulmaya çalışılan masalarda Rusya dışlanmış, bundan dolayı da arzu edilen netice alınamamıştı. Şayet yeni süreçten sonuç alınmak isteniyorsa Ukrayna mutlaka sürece dahil edilmeli ve karşılıklı müzakerelerle bu savaş sona erdirilmelidir.”
Bölgemiz kana, gözyaşına ve çatışmaya artık doymuştur. Yüz binlerce insanın hayatına mal olan her iki ülkeye de ağır bedeller ödeten bu savaşın artık son bulmasını istiyoruz. Dengeli tavrıyla her iki ülkenin güvenine mazhar olmuş bir devlet olarak kalıcı ve adil barış için elimizden geleni yapacağız. Yine bu süreçte Gazzeli kardeşlerimizin kendi topraklarında huzur içinde yaşaması, Lübnan’ın güvenliğiyle Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması gibi konularda taviz vermeyecek, buralarda da gelişmeleri takip edecek tüm imkanlarımızla kardeşlerimizin yanında olacağız. Ülkemizin büyüklüğüne yaraşır şekilde dün olduğu gibi yarın da hakkı savunmaya, barış ve dayanışma için çaba sarf etmeye devam edeceğiz.”
“RAMAZAN ÖNCESİ FİYAT ARTIŞLARI İÇİN GEREKLİ TEDBİRLER ALINDI”
“Ramazan öncesinde vatandaşlarımızın, fırsatçılık peşinde koşanların para hırsı sebebiyle mağdur olmaması için gereken her türlü tedbiri alıyoruz ve alacağız” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Ticaret, Tarım ve Maliye bakanlıklarımız, tamahkarların, milletimizin ramazan sevincine gölge düşürmemesi için yoğun çaba içindeler. Devlet olarak denetim görevimizi en iyi şekilde yapıyoruz ve yapacağız. Ancak ramazan fırsatçılığının ekonomik bir mesele olmaktan ziyade ciddi bir ahlak ve vicdan sorunu olduğunu da hepimiz çok iyi biliyoruz. Vatandaşlarımızın en temel şikayet konusu olan hayat pahalılığının müsebbiplerinden biri de yine bu açgözlü fırsatçılardır. Kadim Ahilik kültürümüzden nasiplenmemiş bu fırsatçılar, helalinden para kazanan şirketlerimize en büyük kötülüğü yapmaktadır. Yangın olunca yangın söndürme tüpüne, deprem olunca demire ve çimentoya, hava biraz kurak gitse hemen suya, bir iki gün kar yağdığında sebze, meyveye zam yapan, mübarek günlerde vatandaşın ekmeğine kan doğrayan bu fırsatçılara milletimizin de desteğiyle nefes aldırmayacağız.”
Vatandaşların hak ve hukukunun korunmasının öncelikleri olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Daha önce de ifade ettim, bugün önemine binaen tekrarlamakta fayda görüyorum. Serbest piyasa demek ‘başıbozukluk’ demek asla değildir. Bakanlıkları, Sermaye Piyasası Kurulu, Rekabet Kurumu ve Vergi Denetim Kurulu ile serbest piyasayı kuralsızlık olarak algılayanlara karşı gereken hukuki ve idari adımları atmayı sürdüreceğiz.”