Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Hollanda arasında oynanan 2024 Avrupa Şampiyonası çeyrek final maçını izlediği Almanya ziyaretinin ardından yurda dönerken uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığını, teknik kadroyu, şampiyonanın organizasyonunda emeği geçen herkesi tebrik etti.
Türkiye-Hollanda maçının, UEFA’nın Merih Demiral hakkında alelacele aldığı haksız kararın gölgesinde oynandığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“UEFA’nın Merih’e verdiği 2 maç men cezası, açık söylemek gerekirse şampiyonaya ciddi manada gölge düşürdü. Bunun izahı mümkün değil, tamamen siyasi bir karar. Bu karar vicdanları karartmıştır, ama millilerimizin moral ve motivasyonunu hamdolsun etkilememiştir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen A Milli Futbol Takımımız Hollanda gibi bir futbol ekolüne adeta kök söktürdü. Heyecan verici, kıran kırana geçen bir müsabaka izledik. İlk golü çok erken attık, uzun süre maçın kontrolünü elimizde tuttuk. Maçın özellikle son on dakikasında birkaç önemli gol fırsatından da istifade edemedik. Hatta ben bir hakem değilim ama adeta futbol topunu kucaklayıcı bir tavır içerisinde olan Hollandalı futbolcu karşısında, hakem pozisyonun yakınında olmasına rağmen biz penaltı beklerken o penaltıyı da vermedi.”
Milli takımın bütün gayretine rağmen yarı finale yükselen ilk dört takım arasına maalesef giremediklerini ifade eden Erdoğan, “Ne diyelim, kısmet buraya kadarmış. Son saniyeye kadar ellerinden gelenin en iyisini yapan, bizlere büyük bir heyecan ve gurur yaşatan millilerimizi gönülden tebrik ediyorum. Bütün bunların yanında da gerek gurbetçilerimiz gerek ülkemizden bu maçı izlemek için gelen vatandaşlarımız, her şeyiyle buraya gönüllerini koydular ve bu üstün mücadelede onlar da katkılarını verdiler.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Avusturya maçından sonra tribünlerdeki gurbetçi vatandaşların kendisini çok duygulandırdığını, o galibiyetin gurbetçilerin hayata bakışını değiştirdiğini dile getirdi.
Yaklaşık 80 bin kişilik Berlin Olimpiyat Stadını dolduran gurbetçilerin heyecana heyecan kattıklarını, onlar “Türkiye” dedikçe kendilerinin, gururlanıp, onurlandıklarını vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bunu bir de galibiyetle süsleyebilseydik durum çok başka olurdu. Ama en az galip gelmiş kadar stattan başımız dik ayrıldık. Maçın sonunda da soyunma odasında gerek Teknik Direktörümüz Vincenzo Montella, gerek ekibi, gerekse bütün futbolcularımızla, Federasyon Başkanımızla görüşme fırsatımız oldu. Tek tek kendileriyle kucaklaştık. Artık, dünya şampiyonası ve bundan sonraki UEFA şampiyonasına hedef büyüterek yürüyeceğiz dedik. Genç bir milli takıma sahibiz. Herhalde o zaman da yaş ortalaması 26-27’yi bulur. Çok daha yetişmiş, çok daha organize bir milli takımla bu döneme hazırlanırız. Bizim çocuklarla birlikte, aslanlarımızı turnuvaya en iyi şekilde hazırlayan teknik direktörümüz Sayın Montella ve ekibini, milli takımın tüm emekçilerini de kutluyorum.”
“Caddeleri dolduran vatandaşlarımızla ayrıca gururlandık”
Erdoğan, milli takımı destekleyen taraftarları unutamayacaklarını, onlara özel bir parantez açmaları gerektiğini belirterek, Berlin caddelerinin Türk bayraklarıyla donatıldığına, coşkulu tezahüratlarla yankılandığına dikkati çekti. Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu caddeleri dolduran vatandaşlarımızla da ayrıca gururlandık. Göğsümüzü kabartan, gözlerimizi yaşartan bir kardeşlik iklimine şahit olduk. Türkiye’nin, Almanya’nın ve Avrupa’nın birçok farklı yerinden gelip, önce Berlin’i sonra maçın oynandığı Olimpiyat Stadı’nı bayram yerine çeviren, burada olmasa da dualarıyla ekranları başında takımımıza destek olan tüm kardeşlerime, Cumhurbaşkanı olarak çok çok teşekkür ediyorum. Milli takımımız kendilerine yapılan haksızlığa cevaplarını sahada oynadıkları muhteşem futbolla verdiler. Sadece takımımız değil millilerimizi destekleyen taraftarımız da taşkınlığa prim vermeden Türkiye’nin ne kadar vakur bir ülke olduğunu, Türk milletinin de ne denli şerefli bir millet olduğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdiler. Rabb’im hepsinden razı olsun. Bu vesileyle Hollanda Milli Takımı’nı da başarıları için ayrıca tebrik ediyorum. Güzel ve heyecan seviyesi yüksek bir atmosferde oynanan maç öncesinde ve sırasında Hollandalı taraftarlar da centilmence davrandılar. Kendilerini burada özellikle kutluyorum, teşekkür ediyorum.”
“Artık 2026’da Dünya Kupası, 2028’de Avrupa Şampiyonası var”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merih Demiral hakkındaki karar, tam olarak neyi cezalandırmaya yönelikti? Çifte standart dediğimiz şey tekrar niye karşımıza çıkıyor burada?” sorusu üzerine, Batı’nın bugüne kadar zihniyet itibarıyla Türkiye’ye yaklaşımının hiçbir zaman değişmediğini aktardı.
Batı’nın aynı zihniyetiyle devam ettiğini, Merih Demiral’a verdikleri cezanın adeta ilk andan itibaren kararı verilmiş bir ceza olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Kazakistan’dan dönüşte uçak söyleşimizde de ifade etmiştim. Eğer olay bozkurt işaretini cezalandırmaksa Almanlar’da kartal var, kartalı cezalandırıyor musunuz? Yok. Fransızlarda horoz var. ‘Niye horozlanıyorsun’ diyerek kalkıp da Fransızları cezalandırıyor musunuz? Yok. Fakat Türkiye’de o golün ve arka arkaya atılan gollerin heyecanı içerisinde bizim efsanelerimizde yer alan bozkurt işaretini yapan Merih’e verilen bu ceza, Merih’in şahsına değildir. Aslında Türkiye’nin millet olarak yapısına dönük verilmiş olan bir cezadır. Bunun en güzel karşılığı da aslında bu maçtan bizim galip olarak çıkmamız olacaktı. Ben zaten inanıyorum ki bütün futbolcu arkadaşlarımız, kardeşlerimiz de bu aşkla, bu heyecanla sahaya çıktılar. Onlara sahada güzel bir ders vereceklerdi ama ne yazık ki bu son 3-5 dakika içerisinde yakalanan pozisyonlar gole döndürülmüş olsaydı, oradan ağlayarak dönen onlar olacaktı. Maalesef olmadı. Sorunuzda yatan o ruh maalesef bizim de beklentimizdi olmadı. Artık şimdi 2026’da Dünya Kupası, 2028’de Avrupa Şampiyonası var. Şimdi bizim bunlara en güzel şekilde hazırlanarak, Montella’nın da dediği gibi inşallah bunların rövanşını orada alma şansımız var. Böyle de bir ekip inşallah hazırlandı.”
“Başarıyı yakalayanlar hep o kalıcı kadrolarla yakaladılar”
Erdoğan, “Bu jenerasyonu nasıl görüyorsunuz? Önümüzdeki turnuvalarda daha iyi olabilmek adına, bu sürekliliği yakalamak adına nelere dikkat edilmesi gerekiyor?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Önemli olan iki husus var. Bir tepeden tırnağa federasyonun yapısı, iki teknik kadroların kalıcılığı. Dikkat edin Batı’ya veya dünyadaki işleyişe… Çorap söküğü gibi bir taraftan ör bir taraftan sökülsün, böyle bir şey yok. Yani oturtacaksan bir yapıyı, kalıcılığı, çok önemli. Şimdi bu kalıcılığı yakalayabilmek için de şu anda güzel bir tırmanış, genç bir ekip var. Bu genç ekiple, diğer taraftan da yönetim kadrolarını kalıcı kılmak suretiyle atılacak adımlardan ben netice alınabileceğine inanıyorum. Yoksa durmadan değiştir, tekrar getir. Bugüne kadar öyle olmadı mı? Hep değişti. Teknik kadrolar öyle değişti. Federasyon da aynı şeyleri yaşadı. Öyle olmaz. Yani, Batı’da veya dünyada başarıyı yakalayanlar hep o kalıcı kadrolarla yakaladılar. Onunla neticeye ulaştılar.”
Eski futbolcu Mesut Özil ile maçta beraber olduklarını anımsatan Erdoğan, “Mesut Alman Milli Takımı’nda oynarken kaç yaşındaydı? Bizi 3-1 yendikleri maçı ben Merkel ile seyretmiştim. O zaman 22 yaşındaydı. Bir tane de bize gol atmıştı. Türkiye’de şimdi futbol okulu, akademisi kuruyor. Almanya’daki ve Real Madrid’deki yapıyı bizde oluşturmak istiyor. Böyle bir adım hakikaten atılırsa o yapı aynen bize geçerse o zaman bırak sen 22 yaşı, 10-12 yaşlarındaki yavruların futbol sahasında yetiştiğini görürüz. Bunlar topa vurmaktan önce saygıyı, sevgiyi bu akademide görecekler.” dedi.
“Arda müthişti”
Milli futbolcular Arda Güler ile ilgili düşünceleri ve milli kaleci Mert Günok’un Avusturya maçında yaptığı kurtarışa ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, Günok’un 35 yaşında olduğunu anımsattı.
Mert Günok’un bu yaşta böyle bir refleks ortaya koymasının muhteşem olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
“35 yaşında bir kalecinin böyle bir refleks ortaya koyması anlatılır bir şey değil. Yani adeta yaylandı ve topu oradan çıkardı. Bir önceki maçta maalesef hakemlerin vurdumduymazlığı ortaya çıktı. Kalktılar sayılmaması gereken golü saydılar. Bir kalecinin biliyorsunuz altı pas, on sekiz içerisinde hatalı hareketi olmaz. Ona faulü yapan ortada zaten. Arda Güler’e gelince… Arda tabii şu anda 19 yaşında ama Arda 10 yaşın altında top oynamaya başladı. Allah gerçekten kendisine çok farklı kabiliyetler de verdi. Biraz sabretmek ve Arda’ya fırsat vermek gerekiyor. Mesela bugün şimdi 90 dakika oynadı. Top dağıtımları filan iyiydi. Hele hele duran toplarda, geriye attığı kornerlerde Arda müthişti. Kendisine telefon konuşmamda al da at diyorsun ve top adrese gidiyor dedim. Bugün de aynısı oldu. Herkes bu kadar kabiliyetli değil. Şu anda eksiği hava topları… Uzun toplarda Arda ayrı bir kabiliyet. Şımarmadan, kararlı ve istikrarlı bir şekilde yola devam ederse Arda’dan Türkiye çok istifade eder. Şu anda bulunduğu Real Madrid takımı da çok istifade eder.”
“Futbolcularımızın hepsi de gerçekten ortaya kabiliyetlerini döktüler”
“Almanya’daki turnuva öncesinde beklentiniz neydi? Takımın gösterdiği performans sizi ne kadar tatmin etti? Turnuvada en beğendiğiniz oyuncularımız kimlerdi? EURO 2032’ye ev sahipliği yapacağız. Bu turnuvadan hangi deneyimleri oraya taşıyacağız?” sorusuna karşılık Erdoğan, “Şunu çok açık, net söylemem lazım. Ben bu maçlarda görev alan futbolcularımızın hiçbirini birbirinden ayırt edemem. Hepsi de gerçekten ortaya kabiliyetlerini döktüler. Kalecimizden tut, sağ bek de sol bek de orta saha da.” şeklinde konuştu.
Ferdi Kadıoğlu’nun hırslı bir futbolcu olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Biz, futbol oynadığımız zaman hocamız bize derdi ki, ‘oğlum topu yiyeceksiniz.’ Top yenir mi? ‘Yiyeceksiniz.’ Yani bu ne demek? Hırsını ortaya tam manasıyla koyacaksın. Şimdi mesela Ferdi’de bu var. O boyuyla Ferdi çok hırslı. Topu aldığı zaman, söktüğü zaman geriden forvete katılması çok çok sağlam. Şimdi onunla ilgili bazı rakamlar konuşuluyor. Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, ‘gidemez’ dedi. Ferdi’nin de istikbaliyle oynamamak lazım. Maşallah Barış Alper de gayet iyi. Arda’yı zaten konuştuk. Ondan sonra geride Abdülkerim stoper olarak oynadığı zaman iyiydi. Libero olarak oynadığı zaman yine iyiydi.
Şimdi mesela Portekiz’de özellikle libero olarak Beşiktaşlı Pepe. Şu anda 41 yaşında. Yani 41 yaşında bir adam geri dörtlüden orayı nasıl koordine ediyorsun? 50 metre, 60 metre, 70 metre, topları dağıtması olayı rastgele olay değil. Ronaldo 38 oldu o da aynı. Mesela Ronaldo’nun en çok dikkatimi çeken özelliği, hava toplarındaki hakimiyeti. Gol olarak zaten penaltıdan iki golü var. Bir uzatmada attı, bir de bir önceki penaltıdan attı, bir de kaçırdı. Özetle bizim milli takımımızda ‘şu daha iyidir, bu değildir’ diyeceğim hiçbir futbolcumuz yok. Hepsi de sahada işin hakkını verdi. Hepsinin de gözlerinden öpüyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu deneyimlerin 2032’ye yansıtılacağını belirterek, “Orada da İtalyanlarla dayanışmamız çok çok önemli. Zaten İtalyanlarla beraber bu işi üstlenmek biraz altyapı sebebiyle, tesisler sebebiyle oldu. O zaman Montella İtalyan olarak yine görevinin başında olursa işimiz herhalde daha kolay olur.” ifadelerini kullandı.
“Montella kendini ispatlamış bir isim”
“Vincenzo Montella için ne düşünüyorsunuz, teknik direktörlüğünü beğeniyor musunuz?” sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
“Her teknik direktörün savunulan yanı olur. Hatasız insan olmayacağı gibi hatasız teknik direktör de olmaz. Basketbolda, voleybolda da koçlar var onlarda da durum aynı. Montella bir defa kendini zaten ispatlamış bir insan. Şimdi bugün hemen saldırmaya başlamışlar. Neymiş? ‘Değişiklikleri zamanında yapmamış.’ Yok artık, bırak da yani onu da o yapsın. Yok ’60’ıncı dakikada olması lazım işte, niye 60’ıncı dakikada olmamış?’ Yani ben işin bu yanında değilim. O kendini zaten ispatlamış bir isim. Dolayısıyla da elinden geleni ortaya koymaya çalışıyor, yapıyor. Galip geldiği zaman takım, Montella iyi, mağlubiyet olduğu zaman kötü. Bunlar şık şeyler değil. Hele hele bir Cumhurbaşkanı olarak bana hiç yakışmaz. Biz sadece ‘Elinden geleni yaptı’ dedik. Şimdi bundan sonra ne konuşuluyor? Türkiye ilk beşte deniliyorsa, demek ki bir yere varmış.”
“Yerli futbolcularımızın önünü açmak lazım”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüzdeki sezon yabancı kontenjanı kalkıyor ve ilk 11’de 11 yabancı oynayacak. Şampiyonada elde edilen başarıdan sonra futbolcularımız dünyaca ünlü kulüplerin radarına girdi. Yerli futbolculara kulüplerimizin daha çok yer vermeleri konuşuluyor. Siz bu konuda nasıl bir tavsiyede bulunursunuz?” sorusuna karşılık şunları söyledi:
“Bence yerli futbolcularımızın önünü açmak lazım. Ben çok fazla yabancının olmasını milli futbolumuz için doğru bulmuyorum. Yoksa futbolcu nasıl yetişecek? Yoksa kulüplerimizin altyapılarından, Başakşehir Akademi gibi, Mesut Özil’in kuracağı akademi gibi yerlerden yetişecek olan 10 yaşın üstü çocuklarımız için bu kapı açık olmaz. Buna fırsat vermemek lazım. Yani belli bir sayı özellikle piyasa oluşturma bakımından isabetli olabilir. Çok sayı da piyasayı öldürür. Buna fırsat vermeden kapıyı açmakta fayda var.”
“İsrail’e yönelik baskıların artırılması şarttır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’de ateşkes için umutlu musunuz? Türkiye’nin bu süreçte rolü ile ilgili neler söylemek istersiniz? İsrail-Hizbullah gerginliği tedirgin edici, yeni bir savaş söz konusu olabilir mi? Böyle bir gelişme karşısında Türkiye’nin bölge ülkeleriyle diplomatik inisiyatif anlamında neler yapabileceğiyle ilgili görüşleriniz nedir?” sorusu üzerine, “Gazze konusunda iki üç gündür ciddi manada olumlu bazı gelişmeler var. MOSSAD’ın başındaki şahsın Doha’da Hamas yetkilileriyle yaptığı görüşmeler söz konusu. Görüşmelerde daimi ateşkesi öngören bazı olumlu adımlar atıldı. Artık ateşkes için ‘anbean’ diyorlar. Yani anbean oradan isabetli bir haber gelebilir. Ama bütün mesele Netanyahu’nun tavırları.” dedi.
İsrail’in bu caniliği, vahşeti daha fazla sürdürememesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
“İsrail, bu katliamları devam ettirmek noktasında ayak diremeyi artık bırakmalı ve bu insanlık dışı saldırıları sonlandırmalıdır. Bu konuda uluslararası toplumun ve özellikle Batılı ülkelerin İsrail’e yönelik baskılarını artırması şarttır. Bugüne kadar saldırıda direten, katliamları sürdüren İsrail’dir. İnsan haklarını ve uluslararası hukuku ayaklar altına alan İsrail’dir. Şimdi kalkmış çatışmaları bölgeye yaymak, kendilerini rahatlatmak için Lübnan’ı tehdit ediyorlar. İsrail çatışmaları bölgeye yayma niyetinden vazgeçmelidir. Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Batılı ülkeler, bu noktada İsrail’e verdikleri destekten vazgeçmelidir. Türkiye, ilk andan itibaren barıştan yana olmuştur. Türkiye bu çatışmaların sona ermesi gerektiğini, 1967 sınırlarında iki devletli çözümün kalıcı barışı sağlayacağını en yüksek sesle dile getiren ülkedir.”
“Türkiye-İran ilişkileri daha iyi olacaktır”
“İran’da yapılan Cumhurbaşkanı seçimini kazanan Mesud Pezeşkiyan Türk kökenli bir isim. Türkiye-İran ilişkilerinde bu durumun bir etkisi olacağını düşünüyor musunuz?” sorusuna karşılık Erdoğan, Pezeşkiyan’ın Azeri kökenli bir Türk olduğunu anımsattı.
Pezeşkiyan’ın, Tebriz’de Türkçe, Kürt bölgelerine gittiği zaman ise Kürtçe konuşabildiğini, Farsçaya da hakim olduğunu belirten Erdoğan, “Ben, döndüğümüzde kendisiyle irtibat kurup tebrik edeceğim. Bundan sonraki süreçte Türkiye-İran ilişkileri inşallah daha iyi olacaktır. Kaldı ki İran’la bölgede münasebetleri en iyi olan ülke Türkiye.” diye konuştu.
Erdoğan, İran’ın, Türkiye ile tarihi ve kültürel bağları bulunan önemli bir komşu olduğunun altını çizerek, yeni dönemde Türkiye-İran ikili ilişkilerinin artan bir tempoda, olumlu istikamette gelişmesini beklediğini dile getirdi.
“İngiltere ile ilişkilerimizi geliştirmeye devam edeceğiz”
“İngiltere’deki seçimde iktidardaki Muhafazakar Parti büyük bir hezimet yaşadı. Rishi Sunak katı göçmen politikasına rağmen büyük bir yenilgi aldı. Bu yeni dönemde İngiltere ile ilişkilerimiz nasıl olur? Sunak’ın kaybetmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Erdoğan, “Şu ana kadar uyguladıkları politikalar ve İngiltere’nin ekonomik alanda yaşadığı sıkıntılar Rishi Sunak’ın bana göre en önemli kayıp sebebi olmuştur.” değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, İngiltere’de 14 yıldır bir netice alamayan İşçi Partisinin bu seçimde 411 milletvekili kazandığına dikkati çekerek, bugüne kadar İşçi Partisinin Tony Blair zamanında dahi böyle bir sayıya ulaşamadığını anımsattı.
Şimdi ise bu milletvekili sayısını yakalayarak İngiltere’de ikinci defa İşçi Partisinin böyle bir güce eriştiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“İşçi Partisi lideri Keir Starmer’ı da henüz tebrik için arayamadım. Şimdi döner dönmez ilk yapacağımız işlerden bir tanesi onu da aramak olacak. Avrupa Birliği’nden ayrılmış bir ülke olarak tekrar katılmayı düşünmediğini söylüyor. Yapacağımız görüşmede, ‘bundan sonra Türkiye-İngiltere ilişkilerini nereye vardırırız?’ bunları da konuşacağız. Türkiye ile İngiltere ikili ilişkileri son derece köklüdür. Biz, iktidarımız döneminde gerek İşçi Partili gerek Muhafazakar Partili başbakanlarla çalıştık. Önemli olan iki ülkenin ortak çıkarları doğrultusunda çalışmalar ortaya koymaktır. Yeni dönemde de müttefikimiz İngiltere ile ilişkilerimizi her alanda geliştirmeye devam edeceğiz. Önümüzde önemli gündem başlıkları var. Bunları ele alarak ilişkilerimizdeki olumlu seyri ilerletmek niyetindeyiz.”
“Muhalefet kışkırtıcılık yapmaya devam ediyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayseri’deki olayların hatırlatılması üzerine de “Muhakkak ortada bir mikser var. Yani bu tür olaylarda bir siyasi mikserin olmaması mümkün değil. Onlar ne kadar bu işi karıştırmaya gayret ederlerse etsinler, zaten biz güçlü bir devlet olarak bunlara gereken tokadı anında attık. Bundan sonra da atmaya devam ederiz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, PKK’yı, PYD’yi, KCK’yı, FETÖ’yü nasıl çökerttiyse, bunları da çökerteceğini vurgulayan Erdoğan, “Ama yeter ki bizim içimizdeki siyasetçiler bu noktada akıllı hareket etsin. Artık biliyorsunuz ana muhalefet diye bir şey kalmadı. Bu muhalefet sürekli kışkırtıcılık yapmaya devam ediyor, rahat durmuyor. Hala kalkıyor, mültecilerle uğraşıyor.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda Suriye’den 3 milyonu aşan mültecinin Türkiye’de olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Şimdi öyle bir noktaya geldik ki Beşşar Esed şu anda Türkiye ile ilişkileri düzeltme noktasında bir adım attığı anda biz de ona karşı o yaklaşımı gösteririz. Çünkü biz dün Suriye ile düşman değildik ki biz Esed ile ailece görüşüyorduk. Biz, davetimizi yapacağız. İnşallah bu davetle birlikte de Türkiye-Suriye ilişkilerini geçmişte olduğu gibi aynı noktaya getirelim istiyoruz. Davetimiz her an olabilir. Türkiye’de görüşme olması konusunda ise Sayın Putin’in yaklaşımları var. Irak Başbakanı’nın bu konuda yaklaşımları var. Biz her yerde arabuluculuktan bahsediyoruz da sınırımızdakiyle, komşumuzla niye olmasın?”