GR. ALTIN2.988,86
BTC67.905,53
ETH2.627,76
LTC72,03
BNB596,34
SOL153,71
AVAX27,56
ADA0,347559
DOT4,23
18 Ekim 2024, Cum

Herkes mutluysa altın neden yükseliyor?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Altın fiyatları çılgın boğa piyasasına tüm hızıyla devam ediyor. Ancak Financial Times yazarı Robert Armstrong’a göre bu oldukça anormal bir durum. Zira tarih boyunca altın varlıklarının yatırımcıların kendilerini güvensiz hissettiklerinde zirveye ulaştığı bilinir. Bugünkü tablo ise böyle değil.

Amerikan Bireysel Yatırımcılar Birliği’nin (AAII) yatırımcı duyarlılığı anketine göre borsalarda boğa piyasası beklentilerinin yükselmesine karşın altının yükselişini devam ettirdiği nadir bir dönem yaşanıyor. Bank of America’nın bu ayki küresel fon yöneticileri anketi de 2020’nin haziran ayından bu yana yatırımcı duyarlılığındaki en büyük sıçramanın yaşandığını gösterdi. Peki piyasalarda gerçekten korkulacak bir durum yoksa altın neden olağanüstü zirvelerde işlem görüyor?

Altın fiyatı enflasyona veya para basımına doğrudan bir şekilde yanıt vermiyor. Zira altın ABD’nin 2020’deki ilk acil durum eylemleri kapsamında para arzını artırmasıyla yükselmişti. Ancak daha sonra para arzı daha da genişledikçe ve enflasyon yerleşik hale geldikçe altındaki yükseliş duraklamıştı. ABD Merkez Bankası’nın (FED) fazla likiditeyi emmeye başlaması, faizleri yükseltmesi ve enflasyonu yavaşlatması sonrasında ise altın gerçek anlamda sıçramıştı.

Armstrong altın ile reel faiz oranları arasındaki ilişkinin kırıldığını belirtiyor. Reel faiz oranları genellikle sabit getirisi olmayan altına sahip olmanın fırsat maliyeti niteliğindedir. Dolayısıyla reel tahvil faizleri yükseldiğinde teoride altın da düşme eğilimindedir. Ancak söz konusu öngörü bu sefer çalışmadı.

Benzeri bir şekilde altın ve dolar bu yılın büyük bir bölümünde birlikte güçlendi. Normal şartlarda ABD faiz oranlarıyla olan ters orantılı ilişkisi nedeniyle altın fiyatlarıyla doların aksi yönde hareket etmesi beklenir. Bu ilişki ancak yılın bu son bölümlerinde bir miktar normalleşebildi.

Bir diğer garip konu ise altın madeni hisselerinin ralliye bir türlü katılmaması. Schroders’tan James Luke’un konuyla ilgili araştırmasında altının fiyatı ve VanEck Altın Madencileri ETF’sinin performansı karşılaştırılıyor. Altının kendi fiyatıyla karşılaştırıldığında madencilerin hisse fiyatları oldukça ucuz. Buradaki sorun bir ons altın üretmek için mevcut altın madenciliği endüstrisinin sürdürülebilir maliyet marjının artmış olması.

FT yazarına göre bu tuhaflığı anlamlandırmanın yolu altını kimin satın aldığını sormak olabilir. Zira Armstrong’a göre 2.100 dolarlık kritik seviyenin sonrasında altın talebini hâlâ kimin sürdürdüğü oldukça önemli.

İlk aday merkez bankaları. 2022 ve 2023 yıllarında merkez bankaları altın rezervlerini önemli ölçüde artırdılar. Ancak Dünya Altın Konseyi’nin (WGC) talep raporuna göre, merkez bankası talebi 2024’ün ilk yarısında kabaca sabit kaldı.

Külçe, sikke ve ETF’ler gibi yatırımcıların yakın olduğu altın talepleri ise geçen yıla göre pek fazla değişmemiş gözüküyor. Altın ETF’lerine yatırım oranı biraz yükseliyor olsa da hâlâ geçen yıl bu zamanlarda olduğundan daha düşük seviyede.

Mücevher talebi de altının yükselişinden sorumlu gibi görünmüyor. WGC’ye göre, küresel mücevher talebinin önemli bir parçası olan Çin ve Hindistan’daki talep, fiyatların artması ve Çin ekonomisinin yavaşlaması nedeniyle önemli ölçüde düştü.

Peki fiyatı kim yönlendiriyor? Armstrong bununla ilgili çeşitli teoriler duyduğunu belirtiyor. Gizliden gizliye alıma geçen varlık fonları ve fiyatları takip eden hedge fonları yükseliş sebepleri arasında en popüler olanları. Elbette, momentum fonlarının güçlü bir boğa piyasası eğilimini takip etmesi de fiyatları destekliyor.

Elbette altın, Avrupa ve Orta Doğu’da savaşlar olduğu gerçeğine ve ABD’deki akut seçim belirsizliğine yanıt veriyor olabilir. Gerçekten de jeopolitik endişe neredeyse kesinlikle hikayenin bir parçası. Ancak Armstrong’a göre eğer hikayenin tamamı bu olsaydı, hisse senetlerinin düşmesi ve tahvil piyasalarındaki volatilitenin artması gerekirdi.

Likidite içinde çalkalanan bir dünyada, altın, yatırımcıların bilançolarında çok fazla nakit olduğuna karar verdiklerinde satın aldıkları başka bir varlık haline gelmiş olabilir. FT yazarına göre bu ihtimal doğruysa, altının gelecekte daha çok bir risk varlığı gibi davranacağını ve daha az bir güvenli liman varlığı gibi davranacağı öngörülebilir.

Reklam Alanı

Armstrong’a göre altın yeni mali düzene göre ayarlanıyor da olabilir. Zira altın artık faizlere, enflasyona ve para arzındaki kısa veya orta vadeli hareketlere yanıt vermiyor. Bunun yerine nötr faiz oranının daha yüksek olduğu, merkez bankalarının daha fazla hissettiği ve enflasyonist gelişmelerin daha yaygın olduğu yeni bir döneme giriliyor. Bu dönemde aynı zamanda mali politikaların da daha savurgan nitelikte olacağı görülebiliyor. Böyle bir dünyada, altın sıradan bir portföyde biraz daha büyük bir yeri hak ediyor olabilir.

FT yazarı bu hipotezlerden herhangi birini kabul etmekte zorlandığını da sözlerine ekliyor.

0
be_endim
Beğendim
0
dikkatimi_ekti
Dikkatimi Çekti
0
do_ru_bilgi
Doğru Bilgi
0
e_siz_bilgi
Eşsiz Bilgi
0
alk_l_yorum
Alkışlıyorum
0
sevdim
Sevdim
Sorumluluk Reddi Beyanı:

Pellentesque mauris nisi, ornare quis ornare non, posuere at mauris. Vivamus gravida lectus libero, a dictum massa laoreet in. Nulla facilisi. Cras at justo elit. Duis vel augue nec tellus pretium semper. Duis in consequat lectus. In posuere iaculis dignissim.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

BigBorsa ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!