TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil ilk muharip uçağı KAAN’ı anlattı.
Hürriyet yazarı Fatih Çekirge’ye konuşan Temel Kotil, “Biliyor musunuz; KAAN için 1500 mühendis çalışıyor. Bunların yaş ortalaması 30’dur. Emin olun ki yeni nesil uçakları yaparsınız. Ama asıl olan o uçakları yapacak yeni nesilleri yetiştirmektir. İşte biz bunu başardık. Devrim budur” dedi.
İşte Fatih Çekirge’nin o yazısı:
– Önce kimse inanamadı. Ama gerçek oldu. TUSAŞ’da kaç mühendis çalışıyor?
Fatih Bey burada en önemli şey genç mühendislerimizdir. Olayın sırrı budur. TUSAŞ’da toplam 7 bin mühendis çalışıyor.
– Peki KAAN için o genç mühendisler nasıl seçildi?
Biz seçmedik, onlar kendileri geldi. KAAN öyle bir şey ki, o gençleri çekiyor. Şimdi öyle bir noktaya geldik ki; artık o genç mühendisleri bu projelerden koparamazsınız.
– Yani?
Yani bütün bu gelişmelerin en önemli sonucunu şu cümleyle anlatabilirim: Gençliğin tabanı harekete geçti. Bu bitmeyen bir tarlaya dönüşecek. Çünkü burada önemli olan insanlar. Bu uçaklar sonunda yapılır. Teknolojidir. Ama burada önemli olan uçağın kendisi değil. Bunu yapanlar önemlidir. Yani meyvenin ağacı önemli. Kaan meyveyse bizim bu mühendis gençlerimiz o topraktır, o meyvenin ağacıdır.
UYKUSUZ KALMAYI BİLENLERİN BAŞARISI
Sorulara devam ediyorum.
– KAAN yapılırken sizi en çok zorlayan ne oldu? Sizi uykusuz bırakan ne oldu?
İşte yine sihirli bir cevap:
Ben bu gençleri yetiştirmede zorlandım. Biz bunlara özel eğitimler verdik. Şimdi 64 yaşında bir mühendisim. Michigan Üniversitesi’nde bir master, bir doktora eğitimi aldım. İTÜ’yü bitirdim. Öğrencilik yıllarında uyumazdım. Gece ışık yanar, kullanma kılavuzlarını okurdum. Sabah olmadan derse girmeden öğreneyim diye. Almanlar da böyleydi. İngilizler de böyleydi. Ben 30 yıl önce bunu yaptım. Şu anda genel müdür olarak değil mühendis olarak konuşuyorum. Şimdi gençlere bunu veriyoruz. Çalışmayı, uykusuz kalmayı ve başarmayı.
– Peki gençler bu teknolojiye nasıl kavuştu? KAAN teknolojisi nasıl oluştu?
İki yazılım aldık. Birisi Rafale/ Dassault dizaynı. Diğeri de Siemens’in bir ürünü. 2016’da bu tasarım teknolojilerini aldık. Parasını verip Almanya’dan aldık. Ve bu tasarımları, benim gençliğimdeki gibi uyumayan gençlerin önüne koyduk. Onlar gece gündüz üzerinde çalıştılar. Bu teknolojiyle beslendiler.
– Hikâye böyle başladı yani?
Evet, biliyor musunuz, aslında bizim gibi gelişmekte olan ülkeler İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeleri yakında geçebilirler?
– Neden?
Çünkü onlarda bizimki gibi bir genç nüfus yok. Yani ‘yeniyetme’ deyip geçiyoruz ya. İşte kaynak odur. O gençlerdir. Onlarla yükseliyoruz. Bakın ben 1985’te yapay zekâ için doktora yapacaktım. Siz düşünün artık. 1985’ten söz ediyorum. Yani o zaman vardı. Ama şimdi çoluk çocuk yapıyor. Yani artık dünyanın ayarı değişti.
– En önemli buluş gençleri teknolojiyle buluşturmak o zaman?
Evet. Siz genç insanı teknolojiyle buluşturursanız. Siz gençlere fırsat ve hedef verirseniz yapamayacakları yoktur. KAAN işte budur. Sayın Cumhurbaşkanımızın da yaptığı budur. Gençlerin önünü açtı. Bize hedef verdi. İnanın Cumhurbaşkanım desin ki, ‘benim gencim şu tarihte Mars’ta olacak’, inanın giderler. Bunu başarırlar. Öyle bir enerji var.
DEVRİM GERÇEKLEŞİYOR
– KAAN’ın bundan sonraki gelişimi nasıl olacak?
Uçmaya devam edecek. Testlere devam edecek. Biz de prototip yapmaya devam edeceğiz. 6 tane daha yapıp uçuracağız. Sonra Cumhurbaşkanımız bize söyledi. 2028’de Türk Hava Kuvvetleri’ne teslim edeceğiz. Bütün konsantrasyonumuz şu anda bu teslimatı gerçekleştirmek. Final 2030’da. KAAN’ı Hava Kuvvetleri’ne verdiğimiz gün devrim gerçekleşmiş olacak. İnanın en büyük devrim budur. Siz meseleye yalnızca bir uçak olarak bakmayın. Gençlerin teknolojiyle buluşmasıdır.
“HAYALİM YENİ NESİLLER”
Tartışmalar sürüyor ya; bu noktada soruyorum:
– “Türk Hava Kuvvetleri’ne teslim edilen KAAN da F-16’larla aynı yeteneklere sahip olacak mı? Yani mesela gidip Suriye’de teröristleri bombalayabilecek mi?
Temel Bey gülerek cevap veriyor: “Öyle bombalamak için çok yakına gitmesine gerek yok. Uzaktan da vuracak. Ama bakın yine aynı şeyi söylüyorum. Bizim çocuklar yaptı bunu. Lütfen bunun altını çizin. Bizim gençlerimiz başardı bunu. Gece gündüz çalışan o genç mühendisler.”
Ve bir sorum da şu:
– “Temel Bey şimdi hayalinizde ne var?”
Kotil öyle bir cevap veriyor ki; “Evet elbette bir hayalim var. Bakın bugün piyasada olan uçaklar belli. F-16, F 18, F-15. ABD’nin yaptığı uçaklar bunlar. Eurofighter. Ve Rafael. Bu uçaklar ABD’nin yaptıklarının bir üstünde. Ama bunlar eski nesil. Çok uzaktan angaje olamıyorlar. Sonra bugün piyasada olan Rusların Su-57’si var. Onu da zaten kimseye satmıyor. Şu anda F-22 Raptor var. Amerikalılar bunu yıllar önce yaptıkları için yakında bitirecekler. Sonra F-35’ler geldi. Bundan sonra 6’ncı nesil uçaklar geliyor.
Benim hayalim de bizim yeni nesiller.
Evet benim hayalim yeni nesillerdir. O gençlerdir. Kuzucuklardır.
Gençlere öyle bir yatırım yaptık ki, artık onlar geliyorlar.
Şimdi düşünün bundan sonra 6’ncı nesil savaş uçakları geliyor. 6’ncı nesilde önemli olan bunun yanında insansız uçaklar oluyor. Yani bir uzay gemisi düşünün. 6’ncı nesil uçak kumanda gemisi gibi oluyor. Yani Kaptan Kirk vardı ya. Onun gibi. Biz de buna göre ANKA 3’ü koyduk. Sonra gerisi geliyor. Baykar’ın Kızıl Elma’sı var. Eşlik edecekler. Ama en önemlisi onlar “yeni nesil uçak” diyorlar.
Bizde ise “yeni nesiller” geliyor. Genç mühendislerimiz geliyor.
Hayalim budur.”