Berenberg Kıdemli Ekonomisti Dr. Felix Schmidt, yaptığı değerlendirmede, , ABD Merkez Bankasının (Fed) ilk 50 baz puanlık indirimin ardından 7 Kasım’da muhtemelen 25 baz puanlık bir indirime razı olabileceğini belirtti.
Bunun nedeninin ABD ekonomisinin sıkı para politikası ve inatçı enflasyona rağmen iyi performans göstermesi olduğunu ifade eden Schmidt, ileriki aylarda faiz indirimlerinin devam edip etmeyeceğinin büyük ölçüde ABD Başkanlık seçimlerinin sonucuna bağlı olabileceğini aktardı.
Schmidt, Donald Trump’ın Beyaz Saray’a geri dönmesi halinde vergi indirimlerinin ilk etapta ekonomiyi canlandırabileceğini dile getirdi.
Ek tarifeler ve daha sıkı göç politikalarının da daha yüksek enflasyona yol açabileceğini kaydeden Schmidt, bunun muhtemelen Fed’i faiz indirim döngüsünü daha erken bitirmeye zorlayabileceğini vurguladı.
Rabobank Kıdemli ABD Stratejisti Philip Marey de Fed’in kasım, aralık ve ocak toplantılarının her birinde 25 baz puanlık faiz indirimlerine gidebileceğini ifade etti.
“Ocak ayının ötesinde Fed tahminlerimiz başkanlık seçimlerinin sonucuna bağlı.” yorumunu yapan Marey, “Trump başkan olursa küresel bir tarife getirdiğinde enflasyonda bir hızlanma görmemiz muhtemel. Fed için bu durum Bankanın faiz indirim döngüsünü duraklatması gerektiği anlamına gelecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
Marey, buna karşılık Kamala Harris kazanırsa, küresel bir tarife olmayacağını, bu yüzden daha yavaş enflasyon görülmesinin muhtemel olduğunu dile getirerek, bunun Fed’in faiz indirim döngüsüne devam etmesini daha olası hale getirdiğine işaret etti.
“Powell’ın yorumları büyük önem taşıyor”
ING Uluslararası Başekonomisti James Knightley de Fed’in seçim sonuçlarına bağlı kalmadan kasım toplantısında 25 baz puanlık faiz indirimi yapacağı öngörüsünde bulundu.
Enflasyonun daha az endişe verici ve Fed’in soğuyan iş piyasasına daha fazla odaklandığını belirten Knightley, buna karşılık, ABD Başkanlık seçimlerinde hangi adayın kazanacağına bakılmaksızın Bankanın faiz oranlarını nötr seviyeye doğru indirmesine devam edebileceğini ifade etti.
Knightley, 25 baz puanlık bir faiz indirimi genel olarak bekleniyor ve fiyatlandırılıyor olsa da Fed Başkanı Jerome Powell’ın mevcut ekonomik ortam ve bir sonraki ABD başkanının görünümü nasıl etkileyeceği konusundaki yorumlarının büyük önem taşıyacağını aktardı.
Fed’in eylemlerinin ve yorumlarının halihazırda oldukça dalgalı koşullar yaşayan finans piyasalarını nasıl etkileyebileceğinin farkında olacağını dile getiren Knightley, “Piyasalar, hisse senetleri, dolar ve tahvil faizlerinin son haftalarda yükselmesiyle Donald Trump’ın zaferine giderek daha fazla güveniyor gibi görünüyor. Trump kazanırsa, bu eğilimler devam edebilir.” dedi.
Knightley, Fed’in bu yıl toplamda 100 baz puanlık faiz indirimi yapabileceğini söyledi.
“Trump’ın zaferinin yakın vadede daha düşük bir vergi ortamı sağlayacağını ve bunun da şirketlerde harcamaları ve iş dünyasında güveni artıracağını savunuyoruz.” ifadelerini kullanan Knightley, ancak vadedilen tarifeler, göç kontrolleri ve daha yüksek borçlanma maliyetlerinin başkanlık dönemi boyunca giderek daha fazla karşı etkiler haline gelebileceğine işaret etti.
Knightley, “Trump başkan olursa yaz aylarına kadar faiz oranının yüzde 3,5’e gerileyebileceğin düşünüyoruz ancak Harris’in başkanlığında Fed’in biraz daha derine inerek faiz oranını 2025’in ikinci yarısında yüzde 3’e düşürebileceğini görebiliriz.” yorumunu yaptı.