Yapay zeka devrimi son iki yıldır yatırımcıların üzerinden en çok kazandığı yatırımcı temalarından biri oldu. Bu yatırımcı teması kazananın her şeyi aldığı bir hisse senedi piyasası oluşturdu, trilyon dolarlık şirketler yarattı ve yatırımcı portföylerini geliştirdi.
Fakat olağanüstü derecede değer kazanan hisse senetleri endişeleri de beraberinde getiriyor. Financial Times yazarı Katie Martin’e göre yatırımcılar çok fazla şeyi riske atıyor ve rallinin gözyaşlarıyla sona ermesi ihtimalinin merak edilmesi de oldukça doğal. Zira yatırımcılar bu yüzyılın başındaki dotcom balonunun çöküşünü hâlâ hatırlıyor.
Nvidia, Microsoft ve benzerleri gibi çok az sayıdaki şirketler grubuna bu denli büyük bir sorumluluk yüklemek de oldukça korkutucu. Teknolojik, jeopolitik veya piyasa düzenleyicileri tarafından gelen bir değişikliğin piyasalar üzerinde yıkıcı etkileri olabilir.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) geçen hafta yayınladığı finansal istikrar incelemesinde “birkaç büyük firma arasındaki yoğunlaşmanın yapay zeka ile ilgili bir varlık fiyatı balonu olasılığına ilişkin endişeleri artırdığı” uyarısında bulundu. ECB yatırımcıları temkinli olmaya çağıran seslere katıldı.
ECB, söz konusu yatırımcı temasının ABD borsalarındaki hakimiyetine ve ABD’nin de küresel piyasalar üzerindeki hakimiyetine dikkat çekti. Teknoloji devlerinin bilanço beklentilerindeki bir hayal kırıklığının veya bir şeylerin ters gitmesi durumunda negatif etkinin “küresele çapta yayılma riski” oluşturduğunu da açıklamasına ekledi.
ABD’de Muhteşem Yedili hisseleri (Alphabet, Amazon, Apple, Meta, Microsoft, Nvidia, Tesla) tüm S&P 500 Endeksi’nin yaklaşık üçte birini oluşturuyor. Bu hisseler son iki yılda iki katına çıkarken endeks kabaca %50 yükseldi.
FT yazarı Martin’e göre yatırımcılar da bu tablonun farkında. Teknoloji hisseleri aşırı kalabalık hale geldi ve yaklaşık iki yıldır fon yöneticilerinin bir numaralı endişesi bu hisseler. Ancak yatırımcılar hâlâ denge ve uyumun bir noktada yeniden ortaya çıkacağını varsaymayı tercih ediyor.
Yatırımcılara göre ya büyük hisse senetleri çok sert olmasa da bir düzeltme sürecine girecek ya da yapay zekanın iddia edilen faydaları kurumsal şirketler dünyasında hissedilmeye başlanacak ve piyasayı bir bütün olarak yukarıya çekecek. Benzer şekilde, teknoloji yarışının tartışmasız şampiyonu ABD ile dünyanın geri kalanı arasındaki uçurum da küçülecek. Geçmişte her zaman olduğu gibi, ortalamaya geri dönüş gerçekleşecek.
Martin’e göre bu yılın başlarında birçok yatırımcı tam olarak bu senaryoyu bekliyordu: ABD istisnacılığının azalması ve teknoloji hisselerindeki yoğunlaşmanın azalması öngörülüyordu. Ancak gerçekte ise iki cephede de yoğunlaşma daha da arttı. FT yazarı bu gelişmeleri artık yeni teknolojik çağın hataları değil özellikleri olup olmadığını sorgulamak gerektiği fikrini ortaya atıyor:
“Bunu ciddi ciddi söylemek zor. Zira çoğu zaman bu teknolojiyi günlük hayatımızda deneyimleme şeklimiz, dürüst olmak gerekirse, tam bir hayal kırıklığı. Hayır, e-postalarımı ya da LinkedIn gönderilerimi başka e-postalardan ve LinkedIn gönderilerinden alınmış içeriklerle yeniden yazan bir yapay zeka aracına ihtiyacım yok. Teşekkürler, Sayın Müşteri Hizmetleri Robotu, ama ben bir insanla konuşmak istiyorum. Teknoloji gurularının bize anlattığı derecede büyük üretkenlik faydalarının gerçekleşebileceğini hayal etmek hâlâ çok büyük bir inanç gerekiyor.
ABD hisse senetlerindeki keyif veren yükselişin devam edebileceğine inanmak, kurumsal bilançoların büyüme hızının sürdürülebilirliğine dair oldukça cesur varsayımlar gerektiriyor.
Yine de bazı piyasa gözlemcileri, burada temel bir değişikliğin olup olmadığını sorgulamaya başlıyor. Bunun bir nedeni, Nvidia gibi şirketlerin gerçekten de söylediklerini yapmaları. Bilançolar, beklentilerle uyumlu ve bu da fiyat-kazanç oranlarının hâlâ makul seviyelerde olduğu anlamına geliyor; bu durum, dotcom balonunun patladığı döneme tezat oluşturuyor.”
Martin konuyla ilgili yatırım danışmanlığı firması GMO’nun yılın başında paylaştığı bir nota dikkat çekti: “Yatırımcılar artık mega şirketlerden 2000 yılına göre daha az şey bekliyor. Bugünün riskleri gerçek anlamda daha düşük.”
FT yazarına göre ikinci bir ihtimalse ilkinden biraz daha iyimser. Eski bir ABD Merkez Bankası (FED) yetkilisi olan BlackRock Yatırım Enstitüsü’nün Küresel Araştırma Başkanı Jean Boivin tamamen yeni bir paradigmaya girmiş olabileceğimizi iddia ediyor ve yapay zekanın ‘inovasyon kendisi üzerinde inovasyon” yaratma potansiyeline sahip olduğunu söylüyor. Boivin “Eğer bu durum döngüsel bir hikâye değil de yapay zekâ gibi yapısal bir hikâyeyse, bir tür ortalamaya dönüş olması gerektiği net değil” diyor.
Martin’e göre eğer bu argüman doğruysa piyasalarda bir yoğunluk veya bir kırılganlık söz konusu olmayabilir. Az sayıdaki hisse senedindeki yükseliş başarılı bir sektörün yükselen bariyerlerini işaret ediyor olabilir. Bu aynı zamanda Avrupa hisse senetleri ile ABD borsaları arasındaki büyük uçurumun kapanmayacağı anlamına da gelebilir.
FT yazarı gelecek yıl da yatırımcıların hâlâ yapay zeka hisse senetlerindeki aşırılıklardan bahsetmesi durumunda bunun artık “tuhaf ve aşırı olmayan” bir tablo olduğu konusunda hemfikir olmak gerekebileceğini sözlerine ekledi.